" title="Prof. Dr. İsmail TATLIOĞLU">

Hoşgeldiniz

TWITTER FACEBOOK

FACEBOOKTA BİZ

9.11.2018 tarihli PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU

Ana Sayfa » MECLİS ÇALIŞMALARI » 9.11.2018 tarihli PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU

Tutanak Metni:

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) – Teşekkür ederim.
Sayın Bakan, hayırlı olsun. Özel sektörden bir kadın bakanın olması tabii ki âlâ sevindirici bir durum ve iş dünyasını da bilen bir arkadaşın Ticaret Bakanı olması ilaveten olumlu bir şey. Hayırlı olsun. Değerli bürokratlar da, hepiniz hoş geldiniz.
Sayın Durmuş Yılmaz vaktini aştığı için ben çok daha kısa bir konuşma planladım. Öncelikle bir konuyu vurgulamak istiyorum: Siz Bakanlık olarak aslında baktığımızda bir koordinasyon yapıyorsunuz ve bütün bakanlıklarla ilişkiniz var. Dolayısıyla, yani herhangi bir üretime dâhil olan değil ama bütün Türkiye’deki bakanlıklarla aslında ve onlar üzerinde belirleyici bir bakanlıksınız ama son zamanlara baktığımızda özellikle Dışişleri Bakanlığıyla ve dış politikayla çok ciddi bir yakın ilişki içerisinde olmanız lazım çünkü bu son, 2010’dan itibaren bölgesel gelişmeler, yapılan hesaplarda Türkiye’nin büyümesine -1,5 katkı koymuş. Neden? Bu bölge ve bu bölgeler dâhilinde ticari gelişmeyi kapattığı, bloke ettiği için. Çünkü bir önerim var bunu lütfen merkezimize, dış politikanın merkezine ekonomik coğrafya kavramını koymak mecburiyetinde olan bir ülkeyiz biz. Bakın, bunu tekrar ediyorum: Dış politikanın merkezine ekonomik coğrafyayı koymak durumundayız yani Ticaret Bakanlığının merkezine değil ve bunda siz çok etkin olmalısınız, esas çıkış noktalarımız bu. Dünya demir perdenin açılmasıyla 2 milyar yeni tüketiciye kavuştu. Aşağı yukarı bunun 1 milyarı bizim hinterlandımızda ve biz buna baktık ve biz bölgemizdeki dış politika gelişimlerine hiç bu açıdan bakmadık. Eğer bugün 2023 hedefi falan daha yazıldığında hayal olduysa sebebi bunlar, aslında hedefler hayal olacak hedefler değildi ama yıllık 1,5 puanın Suriye ve Irak politikaları üzerinden gitmesi çok manidardır, bu nedenle çok önemli bir göreviniz var. Yani siz bu konuda adım atmazsanız Türkiye’nin kaybı ciddi olacak.
İkinci bir şey var, Sayın Kuşoğlu değindi galiba bu konuya. Hollanda hastalığı dedikleri “Dutch disease” dedikleri bu niteliksiz büyüme yani büyüyorsunuz ama istihdam artmıyor, bakın, Türkiye’nin böyle bir sorunu var, zaten dün de söyledim, size de ifade edeyim, birçok iyi gelişmeler var kötü gelişmeler var ama özellikle istihdamda son altmış yılın en kötü on yılı son on yıl, hiç istisnasız, hiç tartışmasız. Bunun temelinde ihracat politikamız ve üretim politikamız var. Yani, biz ihracatımızı artırıyoruz ama onun kadar da ithalatımızı artırıyoruz. Yani, biraz da -biraz değil tam anlamıyla- şöyle bakıyoruz değerlendirdiğimizde: Bizim dış satışımızda ticaretimizi ana bir politika yönlendirmiyor Sayın Bakan. Ne yönlendiriyor? Samimi söylüyorum, büyük oranda, dalgalanmaya bırakılmış kur belirliyor. İşte, bakın, 2016’dan beri ihracatımız artmış. Nedir sebebi? Türk lirasının değer kaybı. Bu konuda belirleyici olmamız lazım. Yani, bizim büyümemiz… Bakın, millî gelir 1 dolar büyüdüğünde 2 dolar borçlanmışız; 75 milyar dolarlık büyüme yapmışız ama 150 milyar dolar borçlanmışız. Yani, biz ihracatımızı da yabancı malla yapıyoruz, finansmanımızı da yabancıyla yapıyoruz.
Şimdi, burada arkadaşlarımız, efendim, yerli savunma sanayimizin yüzde 62 olduğunu söylüyorlar. Kesilen faturalar böyle; girdilere baktığımızda yüzde 7’ye düşüyor, 6,9’a düşüyor. Yani, kesilen faturalar yerli, doğru ama o faturalar oluşken girdiye baktığımızda… İşte, Sayın Binali Yıldırım söyledi Altay tanklarıyla ilgili, “Bunu Almanlarla yapalım. Bunun önemli bir kısmını zaten biz yapmıyoruz.” dedi. Yani, bu bir eleştiri değil, bu bir yüzleşme ama siz Ticaret Bakanlığı olarak bence üretim yapan bakanlıklardan çok daha önemlisiniz, bunlarla belirleyici olabilirsiniz ve lütfen olun. Yani, esas misyonunuz bu olmalı yoksa ihracat istatistiklerini, ithalat istatistiklerini, efendim, Eximbankın faaliyetlerini bir şekilde raporlamak gibi bir göreviniz olmamalı; belirleyici olabilirsiniz, belirleyici olmanız lazım çünkü sizin dışınızda hiçbir bakanlık bu fotoğrafın tamamını görmüyor, siz görüyorsunuz fotoğrafın tamamını. Yani, yeni dönemde bu misyonunuzu iyi kavrayacağınızı düşünüyorum ben, yani özel sektör mantığıyla da. Bir şeyi söyleyeyim tabii: Rekabet Kurulu açısından bakın, burada Sosyal Güvenlik Kurumunun Sayıştay Raporu var, burada da Rekabet Kurumunun Sayıştay Raporu var; sadece tabloya bakmışlar. Yani, hiç mi idare açısından, etkinlik açısından bir şeyi yok Sayıştayın raporunun? Yani, hakikaten medya satışlarında ne dedi Rekabet Kurumu? Hakikaten şunu söyleyeyim: Bakın, hakikaten bu işler duruştur, siz benden daha iyi biliyorsunuz. Duruşsuz, kağıtlar yazılmış… Stalin dönemi Sovyet Anayasası’na baktığınızda sanırsınız ki dünyanın en demokrat ülkesi, öyle yazıyor ama duruş böyle değil. Bu duruşu bozduğumuzdan itibaren Türkiye’nin durumu bozuluyor, hepimizin Türkiyesi’nin durumu bozuluyor, hepimizin; yani, bize yağmur yağarken size güneş vurmuyor, size güneş vururken bize yağmur yağmıyor; hepimizin. Hep beraber düzeltmek için buradayız, bu zahmeti gösterdiniz, geldiniz, teşekkür ederiz, biz de buradayız. Lütfen önerilerimizi bir muhalefet dili olarak değil bizim gördüğümüz yerden fotoğrafın bir dipnotu olarak alın ve bu konuda sayımız önemli olsun, olmasın yani muhalefetin katkısı… Bu konularda hep beraber destek verelim ve bir siyaset bu doğru yol haritasının arkasına toplam destek versin ama buna siz liderlik yapın.
Teşekkür ederim.