" title="Prof. Dr. İsmail TATLIOĞLU">

Hoşgeldiniz

TWITTER FACEBOOK

FACEBOOKTA BİZ

8.11.2018 tarihli PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU

Ana Sayfa » MECLİS ÇALIŞMALARI » 8.11.2018 tarihli PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU

Tutanak Metni:

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) – Sayın Bakan, değerli bürokratlar; hepiniz hoş geldiniz.
Burada gerçekten genç bir bayan bakan görmenin mutluluğunu da yaşıyoruz. CV’nize de baktım, gerçekten de dolu bir CV’yle buradasınız, onun için, ayrıca ben de bir milletvekili olarak mutluluğumu belirtmek istiyorum.
NİLGÜN ÖK (Denizli) – Bayan demiyoruz, kadın diyoruz.
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) – Kadın, evet. Biraz nesiller arası farka bağlayın bunu, hoş görün lütfen. Aramızda bu kadar kavram farkı olur.
Şimdi, bugün öğlen ara verilmeden önceki tablo ile ara verildikten sonraki tabloya baktığımızda sizinle ilgili bir yanlış algı var, Bakanlığınızla ilgili. Bakanlığınızı hâlâ arkadaşlarımızın çoğu “Aile ve Kadın Bakanlığı” zannediyor. O nedenle de kadınların hepsi terk etmiş durumda, birkaç tanesinin aflarına sığınırım. Gerçekten, bu, bütçenizde de var. Bunu herhâlde biraz anlatamamışsınız, yüzde 270 artmış. Tabii ki bu artış bu birleşmeden dolayı ama ben yine de Sayın Kalaycı’nın daha önce söylediği gibi, bunun taşınabileceğini düşünmüyorum yani bunun ayrılabileceğini düşünüyorum ve ayrılması gerektiğinin de iyi olacağını düşünüyorum. Bu çerçevede, Bakanlık olarak sosyal yardımlarda gayet bir parlaklık var. Vicdanın bu toprakları terk etmediğinin bir göstergesi, hiç terk etmedi, bugün de terk etmediğini gösteriyor.
Sonra, son dönemlerde İŞKUR’un özellikle başarılı olduğunu, başarılı işler yapma gayretinde olduğunu da burada vurgulamak istiyorum ama istihdam gerçekten Sayın Bakan, hepinize beraber sesleniyorum, sınıfta kalmış bir siyasal iktidarsınız, özellikle son on yılda. Bakın, hiç tartışmasız, son altmış yılın en kötü on yılı bu son on yıl, hatta, ölçülebilen, bilinen tarihin en son on yılı. Bu konu çok ciddi. Bunun tabii ki çözümü sizden geçmiyor, bunun çözümü maliye ve diğer ekonomi politikalarından geçiyor. Bu istihdam rakamları, TÜİK’in standartları uluslararası standartlara çok aykırı. Daha önce iki yıl içinde başvurular işsizlikte geçiyordu, sonra bunu altı aya kadar indirdik, sonra staj yapanları istihdam içerisine aldık. Bir de tabii, kadınlarla ilgili çok ciddi bir şeyimiz var. Uluslararası istatistiklerde kadının çalışma hayatına katılımı yüzde 70, erkeklerle aynı ama Türkiye’de bu yüzde 35 olduğu için normal, uluslararası standartlara baktığımızda, işsizlik aşağı yukarı yüzde 20’lere denk geliyor.
Bir başka konu Sayın Bakan, uyuşturucu yüzde 678 artmış. Bakın, çocuklarımız için çok tehlike var.
Ben burada çocuklar üstünden tartışmaya girmiyorum ama size bir üniversite raporundan bahsetmek istiyorum. Türkiye’de 22,9 milyon çocuk var, bu çalışma yapıldığında aşağı yukarı 18 milyon çocuktan 7 milyon 510 bini üşüyor Sayın Bakan. Bunlar, yeterli maddi imkândan yoksunluk çekiyor. Bunun uluslararası karşılaştırması da var bu raporda. İnanın, Romanya’da bu oran yüzde 36, Türkiye’de yüzde 63. Bölgesel dağılımı da var bu raporda. Ege’de yüzde 50,9; Kuzey, Doğu Anadolu’da yüzde 75, İstanbul’da bile yüzde 61. Çocukları üşüyen ülkenin devleti çabuk üşür. O nedenle, beka buradadır, lütfen… Bu bilimsel bir rapor, ben bunu size arz edebilirim.
Bununla paralel olarak 2019 bütçenizde hane halkına transfer yüzde 50 artmış, 7 milyar. Bakın, ben bunu Sayın Hazine ve Maliye Bakanıyla da paylaştım. Keşke bu parayı, 7 milyarı transfer harcamaları yerine altyapı harcamalarına aktarsaydık bakın, bu hane halkı bir sene sonra bu parayı 7 milyar değil 24 milyar lira olarak kullanırdı. Bu paraları harcama biçimini gerçekten değiştirmek lazım. Bu yanlış bir tercih, bunu daha önce de söyledim. Ekonomi bilen herkesin bildiği bir şey, biraz daha uzun sürede ama daha güçlü bir toplum için bu paraları buraya aktarmak gerekiyor.
Ben özellikle, Bakanlığınızın biçimi değiştiği için sosyal güvenlik konusuna gelmek istiyorum. Elimde 2017 yılının Sayıştay Raporu var. Devletin muhasebesinde bir düzenin kalmadığını demeyeyim ama çok bozulduğunu görüyoruz. Hatta, sizin verdiğiniz rakamlar ile sizden önceki bakanların aynı konuda verdiği rakamların tutmadığını görüyoruz, daha önce bir arkadaşım da bunu dile getirdi. Bakın, Sosyal Güvenlik Kurumunun sadece kamudan alacakları 14,7 milyar lira. Sosyal Güvenlik Kurumunun 2017 sonu itibarıyla toplam alacağı, takipte alacağı 40,3 milyar lira. Nedir bu 40,3 milyar lira? Bakın, bu, bütün üniversitelerden daha çok yani 120 tane üniversitenin bütçesinden daha çok. Bu, üniversite hariç özel bütçeli toplam 43 kuruluşun bütçesinin toplamından daha fazla. Sosyal Güvenlik Kurumunun alacağı, Millî Savunma Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Millî Eğitim, Sağlık ve sizin Bakanlığınız haricindeki bütün bakanlıkların bütçesinden daha fazla. Yani eş değer olarak nedir bu derseniz, ne kadar alacağımız var derseniz, inanın, bu parayı tahsil edebilirseniz üniversiteleri bir sene siz finanse ediyorsunuz, bütün üniversiteleri.
Şimdi, bununla bitmiyor tabii Sayıştay raporu. Sosyal Güvenlik Kurumunda tahsilat oranımız on binde 76. Burada bir sorun var yani bunu eleştiri diye söylemiyorum. Enflasyonunun yüzde 25’i aştığını bilirsek ve 40 milyar lira alacağımızı bilirsek giderek bunu çözümleyemeyeceğimizi görürüz ve çok erken tedbir alma mecburiyetimiz var. Sosyal Güvenlik Kurumunun Sayıştay raporunda bir şey daha var, diyor ki “Mali işler nispi ve ağırlıklarına göre sınıflandırılamıyor.” Yani “Düzen bile yok.” diyor. Her nedense… Aslında, bayağı da eskidir bizim Sosyal Güvenlik Kurumumuz. Bir şey daha söylüyor, “Sosyal Güvenlik Kurumunda Başkanlık, taşra teşkilatlarını bilmiyor.” diyor. Ne demek bu? Yani izlemiyor. “Kontrol etme, denetleme ve raporlamada etkin değil.” diyor. Yani Ankara dışında ne olduğunun çok farkında Değil.” diyor. Burada sistemsel bir sıkıntı var. Şahsen ben raporu okuduğum zaman, ya Sayıştayı kapatmak lazım ya SGK’ye bir kayyum atamak lazım. Bakın, inanın, şimdi espri gibi geliyor, ben de bunu üzülerek söylüyorum ama buna bir çekidüzen vermezsek gerçekten Sosyal Güvenlik Kurumu bütçemizin çok büyük bir problemi olacaktır. Bakın, 185 milyar lira bütçeye yükü var Sosyal Güvenlik Kurumunun. Bu, toplam millî gelirin yüzde 5’i demek aşağı yukarı ve enflasyonun yüzde 25 olduğunu düşünürsek tekrar eski senaryolara dönüyoruz, tekrar onların içerisinde kayboluruz. Hepimiz için kötü bir şey bu yani 34 milyar dolar gibi bir rakama mal oluyor ve bu açık bunu besliyor. Yani Türkiye’de sosyal güvenlik finansmanında çok ciddi bir sıkıntı tekrar baş göstermiş. Yaklaşık altı yedi yıldır böyle bir bozulma var, aslında bu AK PARTİ döneminde çok radikal düzenlemeler de olmuştu, düzeltme için ama anladığım kadarıyla bunlar devam ettirilemiyor yani bunların yönetiminde çok ciddi bir sıkıntı var. Elbette ki yaptıklarınızı övgüyle sıralama hakkınız var ama sorunlara da kör bakmamamız lazım. Eğer en ufak bir eleştiriye orantısız tepki verirsek, yaptıklarımızı da çok abartılı anlatırsak bizim işimiz biraz şuna, sonra giderek buna benzer…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
(Oturum Başkanlığına Başkan Vekili Abdullah Nejat Koçer geçti)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Tatlıoğlu.
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) – Demirperde başkentlerine gittiğinizde, havaalanlarından merkeze kadar gittiğinizde bir mimari sizi karşılar ve çok düzenli bir merkez vardır başkentlerinde. Bütün ziyaretçileri buraları gezdirirler ama ara sokaklara girdiğinizde perişan bir şehir ve toplumla karşılaşırsınız. Böyle değiliz şüphesiz ama özellikle Sosyal Güvenlik Kurumunda böyle olma yolundayız. Lütfen bunu akademisyen bir milletvekilinin notu olarak cebinize koyun ve değerlendirin derim.
Teşekkür ederim, saygılar sunarım.