" title="Prof. Dr. İsmail TATLIOĞLU">

Hoşgeldiniz

TWITTER FACEBOOK

FACEBOOKTA BİZ

5.11.2018 tarihli PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU

Ana Sayfa » MECLİS ÇALIŞMALARI » 5.11.2018 tarihli PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU

Tutanak Metni:

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, Komisyonumuzun değerli üyeleri, Sayın Bakan, değerli bürokratlar; hepiniz hoş geldiniz.
Sunum için çok teşekkür ederim. Sayın Bakanın sunumu çok ağırlıklı olarak tabii ki geçmiş faaliyetlerin bir dökümü şeklindeydi. 2019 yılı bütçesiyle ilgili ciddi bir değerlendirme tabii ki var ama kendisi genel olarak bu faaliyetleri aktarmayı tercih etti.
Şimdi, efendim, tabii ki bütçe bir genel görüşme niteliğindedir aynı zamanda ve arkadaşlarımız da genel olarak bu genel görüşme cihetinden gittiler. Ben de genel olarak çok kısa bir değerlendirme yapacağım.
2003-2018 arası hükûmetlerde gerçekten iki tane alan başarısız sayılmaz, başarılı sayılır zaman zaman. Bunlardan bir tanesi sağlık ve bir tanesi de ulaştırma. Siz de bu ulaştırma alanında çok uzun yıllar bürokrat olarak çalıştınız, bunda imzanız var. Ama devamlı da geçmişin ruhunu çağırmak çok da doğru değil çünkü bir bütün olarak bakmak lazım.
Bakın, son altmış yıla baktığımızda şöyle bir tablo görüyoruz: 1960 ile 2018 yılları arasında istihdam açısından en kötü on yıl bu son on yıl, en kötü on yıl. Ekonomik büyümeye de baktığımızda AK PARTİ dönemi özellikle son on yıl en iyi on yıl değil, 2’nci en iyi on yıl da değil, 3’üncü en iyi on yıl olmaya aday, 4’e doğru gidiyorsunuz eğer bundan sonra yukarıya doğru bir ivme kazanmazsak. Bunu ülkemizin genel çizgisi açısından söylüyorum çünkü Türkiye’nin ekonomi hikâyesi şudur: Türkiye dünyayla paralel gelişmeyi hep sağlamış bir ekonomidir, aşağı düşmemiş, yukarı da sıçramamıştır. Yukarıya sıçrama ihtiyacı vardır ve bunda da altyapı çok önemlidir. Bu bağlamda Sayın Bakan, siz girmediniz ama ben beklerdim, dolayısıyla biraz bu rakamlara girmek istiyorum çünkü bütçeler aynı zamanda bir plandır, tutarlılık aranır. Neden tutarlılık aranır? Çünkü hükûmetlerin makro hedefleri yani büyüme hedefi, faiz hedefi, enflasyon hedefi, politikaları bütçeyle çok alakalıdır çünkü bütçeyi kaldırdığınızda hükûmet falan söz konusu değildir. Aslında bütçe bir yol haritası değildir, yolun kendisidir. Şimdi, ben belki de bu bütçeye bu anlamda bu rakamlar üzerinden biraz değinen ilk konuşmacı olacağım.
2017 yılında 24 milyar ödenek öngörülmüş fakat bu yüzde 32 sapmış, 31,8 milyar lira gerçekleşmiş. Bu neden? Doğrusu, esas bütçeyi konuşuyorsak bunu aktarmanızı beklerdim. İkincisi: 2018 yılına 31 milyarla başlamışız yani 2017’nin bitişiyle başlamışız ama zamanın üçte 2’sini harcamışız, paranın yüzde 85’ini harcamışız yani 26,8 milyar lira harcamışız. Eğer bu hesapla gidersek 2018 yılı bütçesini 39 milyar lirayla bitiriyoruz. Yani bütçe bir plandır ve tahmindir ama ulaştırma bütçesini ne plana ne tahmine, bir yere koymak mümkün değil. Yani bunun hazırlanmasında biraz ciddiyet de arzu edilir. Yani bu rakamları üst üste koyduğunuzda, bunu bir uluslararası denetim firmasının önüne koysanız bunu ciddi bulmaz, bu hazırlamayı. Peki, şimdi 2019’a bakıyoruz. Eğer 2018 yılı Ulaştırma Bakanlığının bütçesi 39 milyar lirayla bitecekse yüzde 25’lik enflasyonu koyduğumuzda normal olarak trendin 45 milyar liraya çıkması lazım. Peki nereye geliyoruz? Bırakın 45 milyar lirayı, 2018 tahmininin de yüzde 38 altında 27 milyar liraya düşüyoruz 2019’da. 2019, 2020 ve 2021 bütçeleri bize şunu söylüyor, diyor ki: Harç bitti, inşaat paydos. Ya, bu bütçe bunu söylüyor, herhâlde sizinle de aynı fikirdeyiz. Bunu neden özellikle söylüyorum? Ben Sayın Durmuş’un vurgusunu biraz şiddetlendirmek istiyorum. Eğer ülkenizde bir kriz var ise, eğer ülkenizde bir yavaşlama var ise -ki 2017 ve 2018 yılı büyüme rakamı Hükûmetimizin öngörüsü 2,3, uluslararası kurumların öngörüsü 0,4- o zaman buraya altyapı yatırımları üzerinden para enjekte etmek lazım ki millî gelir de büyüsün ve bir büyüme yani normal, sağlıklı bir büyüme olsun. Aksi takdirde insanların kullanılabilir gelirlerini artırarak, tüketim yönünü yukarıya çıkararak bir hareket sağlarsanız opozite olur. Ben bunu söyleyeyim. Burada iktisat okumamışlar dahi, Türkiye üzerine okumamışlar dahi bilir. Bu enflasyonun ve faizin önünü alamayız. Bu bizi kavurur. Hepimizi kavurur. Yani bu sizin bizim meselemiz değil. Ve kavurmaktadır.
Bakın, uluslararası piyasadan bugün yüzde 100 daha yüksek faizle Türkiye para kullanıyor. Bu çok yanlış bir tercih. Belki bu, sadece sizin değil tabii, siyasal bir tercih ama bilin ki çok yanlış bir tercih. Bu ekonomik bir matematiği yok. Bütün başarılarınıza -bakın, başarılarınıza diyorum- teşekkür ederim, tebrik ederim. 3 trilyon dolara yakın kaynak kullanmışız değil mi son on altı yılda? 3 trilyon dolar kamu kaynağı kullanmışız. Bu parayı şöyle biraz düşündüğümüzde, yapılanları da yan yana koyduğumuzda bir muhasebe yapmayı gerektirecek bir para bu. 3 trilyon dolardan bahsediyoruz. Bakın, kamudan harcanan vergi ve verginin de dışında gelirler olarak 3 trilyon dolar. Nereden bahsediyoruz? Aşağı yukarı 600-700 milyar dolara düşmüş Türkiye bütçesi üzerinden bahsediyoruz. 650-700 milyar dolara düşmüş Türkiye bütçesi içinden bahsediyoruz.
Bir de şu kavramları çok kolay kullanıyoruz nedense. Biraz doğu ülkelerine benzemeye başladık. “2023 hedefleri…” Ya arkadaşlar, hepimiz biliyoruz ki 2015 ve 2016’da 2023 hedefleri hayal oldu. Şimdi bunu nasıl diyebiliriz ki biz kişi başı gelir 25 bin dolar olacak. Nasıl diyebiliriz ki Türkiye 2023’te 10 bin dolar olacak. Kendimize lütfen, kendimize -hepimiz biz aynıyız- saygılı olmaya davet ediyorum. Bu kavramları kullanma konusunda biraz cimri olmaya davet ediyorum.
Ben de seçim bölgemle ilgili bir şey söyleyeyim. Bursa, Türkiye’de Ankara’ya en uzak şehir. Diyarbakır bir saat, Bursa’ya hiç durmaksızın giderseniz dört saat. Ve buraya da bir yüksek hızlı tren projemiz vardı, 2016’da bitirilecekti. Sonra yapılan inşaatlar çöktü, planlar revize oldu. Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Erdoğan tekrar geldi temel attı ve 2019’da bu trenin deneme sürüşlerinin başlayacağı ve faaliyete geçeceğini söyledi. Ama anlıyoruz ki biz, bu dönem bu tasarruf genelgesine takılıyor.
Sadece şunu söylemek istiyorum: Bursa her yıl Türkiye Cumhuriyeti devletine 5 milyar dolar cari fazla veren bir şehirdir. Bu cari fazlayı verdiği için hak ediyor demiyorum. Bu tür ekonomilerin olduğu yere kamu yatırımlarını aktarmak lazım. Bursa’ya bir hızlı tren Türkiye ekonomisine 10 tane Ovit’ten daha fazla katkı sağlayacaktır. Bunu da hepimiz biliyoruz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Niye Ovit örneği ki?
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) – Neden Ovit örneği? Önemli bir yatırım. Bu yapılmasın, bu yapılsın demek istemiyorum. Oranın da önemini vurguluyorum yani. Yoksa Ovit de yapılsın. O da önemli bir şey. Asla bu yapılsın, bu tercih edilsin demiyorum. Asla böyle bir şey demiyorum. Ama öncelik varsa… Bir öncelik koymak lazım. Öncelikleri şaşırmamak lazım.
Ayrıca bir şeye ben üzüldüm. Burada yüksek hızlı tren konusunda “sıfır” dediniz. Doğru, sıfırdı. Ama bakın, 2001 yılında başladı bu yüksek hızlı trenin Eskişehir-Ankara hattı…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Tatlıoğlu, toparlar mısınız.
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) – …300 milyon dolar projesiyle 57’nci Hükûmet döneminin -o dönemin kimse hatırlamıyorum- Ulaştırma Bakanlığı tarafından hazırlanmış, sadece uygulaması kalmış bir projeydi Marmaray gibi. Beklerdim ki onlara da bir teşekkür etmenizi. Yani yok saymayı doğru bulmadım yani devletin sürekliliği açısından.
PTT’yle ilgili bir veri yok bize ulaşan, önümüze gelen bir PTT yok ama gördüğümüz ve kanaatimiz şu: PTT özel sektör karşısında ciddi bir mağlubiyete doğru gidiyor bu lojistik kısmında. Özellikle de kamunun ayakta tuttuğunu düşünüyorum.
SALİH CORA (Trabzon) – Tam tersine. Evrakı okumadın herhâlde.
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) – Bakın, siz de beni dinlemediniz herhâlde. Kamunun desteği olmasa rekabetçi değil diyorum. Siz devletin işlerini onunla yürütürseniz tabii ki böyle ya! Yani oradan “Okumadın herhâlde” diyorsunuz ya! Sizin yaşınız kadar okumam var benim. Tam yaşın kadar. Ben onu okudum. Bir de ayrıca sen beni dinlemiyorsun. Dinlerseniz…
SALİH CORA (Trabzon) – Siz beni dinleyin, onları anlatacağım.
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) – Bak, ben sizi dinlemeyeceğim çünkü sizde değil sıra. Sıra gelince söylersiniz. Ayrıca da bunu hatırlatırsınız.
Lafım şu: Kamu bunu desteklemezse rekabetçi değil diyorum, rekabetçi değil. Dediğime lütfen iyi kulak verin.
Sayın Bakan, ben teşekkür ederim. Ama bu rakamların, bu sapmaların nedenini gerçekten teknik olarak öğrenmek hepimizin hakkı. Mutlaka bunu yapanların bir matematiği vardır.
Çok teşekkür ederim. Saygılar sunarım.