" title="Prof. Dr. İsmail TATLIOĞLU">

Hoşgeldiniz

TWITTER FACEBOOK

FACEBOOKTA BİZ

17.07.2019 – Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi

Ana Sayfa » MECLİS ÇALIŞMALARI » 17.07.2019 – Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi

Sayın Başkan, Gazi Meclisin saygıdeğer mensupları; hepinizi şahsım ve İYİ PARTİ adına saygıyla selamlarım.
Sayın Aydın ve 75 arkadaşının bu kanun teklifi Plan ve Bütçe Komisyonuna sunulmuş ve görüşmeler neticesinde Genel Kurula gelmiş bulunmaktadır.
Her kanunun bir maksadı olduğu gibi artık torba kanunların da bir genel maksadı olmalıdır, özellikle bu torba kanunun bir genel maksadı vardır. “Kanun yapıcının amacı nedir?” diye sorulur genel olarak. Burada da şunu görüyoruz: Bu bir para bulma torba kanunudur genel olarak ve buna çok net olarak “Bu bir kriz yasaları toplamasıdır.” diyebiliriz çünkü gerçekten kamu yönetimi “Nerelerden nakit aktarabiliriz de bu nakit ihtiyacını karşılayabiliriz?” düşüncesi içerisine bir torba kanun yapılmıştır. Bu, başından itibaren, yurt dışındaki Türk vatandaşı çalışanlarımızın emeklilik haklarını aşındırmaktan Merkez Bankasındaki ihtiyaç akçesine kadar geniş bir alanı ihtiva ediyor. Bunun dışında da, bazı maddelerde gerçekten bilinmeyen ve çok açık olmayan, şeffaf olarak kamuoyunda tartışılmayan sözleşmeler paralelinde bir düzenleme söz konusu.
Şimdi, gerçekten, baktığımızda, bütçe dengesi böyle bir ihtiyacı gösteriyor. Türkiye 2003 yılından beri ilk defa 2018’in ilk yarısında net borcu ödeyici olmaktan net borçlanıcı durumuna düştü ve 2019’un ilk altı ayında yüzde 32’ye yükselen borç çevirme oranı temmuzun ilk haftasında yüzde 167’ye çıktı. 2019 bütçesini beraber görüştük ve 2019 bütçesinde 80,5 milyarlık bir açık söz konusu. Bugün itibarıyla ve an itibarıyla bu açığı tüketmiş durumdayız, bunu aşmış durumdayız ve geri kalan beş buçuk ay içerisinde bunu aşan bir kaynak kullanımı söz konusu ve bu zaten bu yasada da görüyoruz.
Şimdi, bu yasada bunun dışında bazı maddelerde var, biraz önce belirtiğim gibi. Bu maddeler çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu ile Merkez Bankası arasındaki bilgi paylaşımı. Biz Merkez Bankasının bilgi paylaşımını uygun görüyoruz ama istiyoruz ki bu, TÜİK üzerinden yapılsın yani bir kurumsal yapı üzerinden bu oluşsun.
Diğer taraftan, özellikle bu yurt dışı harçlarının 15 liradan 50 liraya çıkmasıyla ilgili bir madde var. Bu konuda, Plan ve Bütçe Komisyonunda bizim bir önergemiz vardı, bu harçların kaldırılması. Yurt dışı seyahatlerinde kendi vatandaşından harç alan ülkeler var ama genel ağırlık artık yurt dışı seyahati yapabilmek için bir harç ödemeyi, bir vergi ödemeyi, kamuya bir ödeme yapmayı gerektirmemeli, çoğu ülkede de gerektirmiyor. Bu konunun özellikle de güncellenmesi gerekiyor. Yani biz şimdi 15 liradan 50 liraya çıkartıyoruz ve Cumhurbaşkanına da bunu 3 misli artırma yetkisi veriyoruz. Yani bu rakamları güncellemek için kanun yapmaya ihtiyaç olmamalı, bir şekilde bunu kendi içerisinde amortize etmeli. Mesela bizim bu konuda düşüncemiz şuydu doğrusu: Yeniden değerleme oranında bu daima, yıllık olarak değişsin ve rakam yıllık olarak belirlensin de otomatik olarak ama bu kanun bu şekilde geçti.
Diğer taraftan, 21’inci madde, gümrüklerle, gümrükteki araçlarla ilgili. Burada birinci el olarak getirilip ikinci el olduğu tespit edilen araçlar ve daha önceden getirilen araçlarla ilgili bir düzenleme var; bu araçlarla ilgili tabir ise halkımızın tabiriyle “kaçak araçlar.” Özel tüketim vergilerinin yüzde 25’i ödendiğinde bunlar ruhsatlanabiliyor, daha önceki uygulamada da yaklaşık 4 binin altında bir araç söz konusu olmuş.
Önemli bir düzenleme de özellikle telefon operatörlerinin talepleriyle ortaya çıkmış, İletişim Başkanlığımızın liderliğini yaptığı. Telefon satın almalarında eğer taksitli satış söz konusuysa satın alan kişi borcunu ödemeden bu telefonu ikinci el olarak sattığında yeni satın alan kişi bunu kullanamıyor, kullanımının kapatılmasına izin veriliyor. Bizim burada düşüncemiz şu: Bir kere, bu kanun düzenlenirken Rekabet Kurumunun bilgisinin alınması gerekiyordu, görüşünün alınması gerekiyor bu kanunda çünkü bu, piyasa rekabetiyle alakalı. Telefonu satın alırken böyle bir kanunu düzenliyoruz, laptop alırken böyle bir kanun yok veya daha bir sürü elektronik eşya alırken böyle bir düzenleme yok. Dolayısıyla bu, biraz piyasayı da hırpalayan bir kanun. Çok ciddi olarak hukuki bir demlenmenin olmadığını düşünüyoruz, bir demlenme yok ve burada telefon operatörleri lobisinin de etkin çalıştığını düşünüyoruz doğrusu. Bu, sağlıklı bir durum değil, keşke bunu çekerek daha geniş çaplı bir düzenleme yapılacaksa yapılmasını dilerdik.
Bunun dışında, şehir hastaneleriyle ilgili bir düzenleme var. Şehir hastaneleriyle ilgili düzenlemeyi doğrusu çok anlayabilmek mümkün değil çünkü zaten ortada üzerinde konuşulan fakat ortada olmayan bir sözleşme var. Sözleşmede hem hizmet bedeli var hem sözleşme bedeli var, net bugünkü değer hesaplamaları var. Bu sözleşmeler ve buna benzer sözleşmeler çok net olarak kamuoyu tarafından bilinmesi ve de denetlenmesi lazım gelen konular, çünkü bunlar kamunun. Ancak burada anlaşılıyor ki döviz üzerinden yapılan bir sözleşme var ve döviz fiyatlarının yükselmesi nedeniyle aşırı bir ödeme söz konusu. Bakanlık bununla ilgili bir sınırlama getirmek istiyor. Tamam, getirsin, bununla ilgili bir şeyimiz yok ama burada esas olan şey şu: Böyle yirmi beş yılda 30 milyar doları bulan -sadece 6 hastane için söylüyorum- bir ödeme söz konusu olan kamunun yaptığı sözleşmelerin masanın üzerinde olamaması, bir parlamenterin ulaşamaması, Parlamentonun ulaşamaması gerçekten garip. Bu ancak… Yani böyle bir ülke tanımı, böyle bir başlık Türkiye’ye hiç yakışmıyor. Böyle bir ülkenin yöneticisi olmak da parlamenteri olmak da üzücü. Bu kadar basit. Sözleşme masada nasıl olmaz? Bunu bütçede gördük, Sağlık Bakanımız da buradaydı, gerçekten onun yerinde olmak istemezdim. Bu nedenle bu çok açık değil. Yani burada ödemeler ve uzun vade ödemeler, Türkiye’nin bir yirmi beş yılını bağlayacak ödemeler söz konusu. Hatta, bu proje tamamlandığında yani şehir hastaneleri 31’e çıktığında, 2019 bütçesi üzerinden Sağlık Bakanlığı bütçesinin yüzde 64’ünü ihtiva eden bir bütçeden bahsediyoruz, bir harcamadan bahsediyoruz şehir hastaneleriyle ilgili. Bunun denetlenememesi kadar abuk bir durum olamaz yani, tam böyle kaba tabiriyle belki olacak ama abuk bir durum olamaz diye düşünüyoruz.
Bunların dışında, genel olarak, bizim bu (2/2019) sayılı Kanun Teklifi’nin uygun bulduğumuz maddeleri var. İYİ PARTİ olarak Komisyonda da böyle yaptık, Genel Kurulda da; uygun bulduğumuz maddeleri, hatta 1’inci maddesini hep beraber bir şekle getirdik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayalım.
Buyurun.
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) – Bitiriyorum.
Yasamanın yani Meclis Genel Kurulunun, Meclisin yetkisini Hükûmete devretmeme konusundaki düşüncelerimizi paylaştık ve bunun da karşılık bulması sevindirici oldu. Her parti kendi rengini vererek -4 parti için söylüyorum- bir düzenleme yaptık. Biz bu torba kanun içerisinde uygun bulduğumuz maddelere Komisyonda destek verdik, Genel Kurulda da arkadaşlarımızla oturduk, konuştuk ve uygun bulunan maddelere destek veriyoruz, uygun bulmadıklarımıza da destek vermiyoruz.
Hepimize hayırlı olsun.
Konuşmamın başında söylemeyi düşünüyordum, gerçekten devletimizin ve milletimizin başı sağ olsun. Bugün 3 diplomatımızın aldığımız bilgiler dâhilinde şehit haberi üzerine gerçekten derin bir üzüntümüz var. Allah mekânlarını cennet yapsın, devletimize ve milletimize sabırlar versin.
Saygılar sunarım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)