" title="Prof. Dr. İsmail TATLIOĞLU">

Hoşgeldiniz

TWITTER FACEBOOK

FACEBOOKTA BİZ

15.11.2018 tarihli PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU

Ana Sayfa » MECLİS ÇALIŞMALARI » 15.11.2018 tarihli PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU

Tutanak Metni:

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) – Sayın Başkan, Komisyonumuzun değerli üyeleri, Sayın Bakan, beraberinizdeki çok değerli bürokratlar; hepiniz hoş geldiniz.
Sayın Bakan, biz bakanlıkların bu bütçe belgelerini bir gün önceden aldığımız için konuşmanıza paralel notlar üzerinden bir derleme yapıyoruz.
Öncelikle bütün güvenlik güçlerimize, jandarmamıza ve polisimize, hepsine beraber başarılar dileriz, teröre karşı olan destekte sonuna kadar arkalarındayız. Devletimize, milletimize Allah zeval vermesin.
Bu çerçevede konuşmanızın girişi bizi biraz kötümser bir hava içerisine soktu. “Gerçekten dünya dün daha iyiydi.” söylemi çok yersiz. “Kötü bir dünya, berbat bir coğrafyadayız ve yapılanlara rıza gösterin.” gibi bir ana fikir etrafında örülmüştü, hâlbuki ne dünya dünden daha kötü ne de Türkiye bu coğrafyaya yeni taşındı ne de komşularımız yeni kiracılar. Biz bin yıldır bu coğrafyadayız ve bu coğrafyadaki yapılanma aşağı yukarı bir yüz yıla yakın oldu ve Türkiye bu coğrafyada karşılaştığı bütün sorunların bu kadar toplumuna şikâyetçi olmadan da çözmeye çalışıyordu. Aksi takdirde, konuşmanızdan gerçekten etrafı giderek örülen bir cezaevine dönüştüğünü düşünüyoruz yani sizin konuşmanızın verdiği imaj bu, böyle olduğunu söylemiyorum ama İçişleri Bakanından bu çizginin taşınması beni, bizi şahsen şaşırttı.
Terörle ilgili bir şeyi vurgulamak istiyorum: Herhâlde 2002’yi arıyoruz yani bütün Bakanlığınızın amacı da 2002 şartlarına ulaşmak. Benim de çok itibar ettiğim bir söz var, derler ki: “İttihat ve Terakki mensupları Abdülhamit’ten yararlanmayı bilemedi.” Türkiye’de çözüm sürecini yürütenler de devletin bilgisine başvurmadı ve biz bu başvurulmamış bilgilerin uygulamalarının galiba sonuçlarını biraz çekiyoruz. Bu çerçevede Bakanlığınızın mesela bu terörle ilgili büyük mücadelede şu konuları, bölgeyi yeterince okuyamaması PKK konusunda kendinizi sanki 1990’larda hissediyorsunuz intibası uyandırdı. Hâlbuki diğer konuşmacılar da benden önce konuşma yapan arkadaşımız da dillendirdi ve coğrafyada bu yapılanmalar çok ciddi biçim değiştirdi, çok ciddi yapı değiştirdi. Terör örgütüne katılımlar üzerinden gidilen bir mücadele ve takip şeklinin bizi çok doğru yerlere götürmeyeceğini düşünüyorum. Şimdi, mesela çözüm sürecinde terörün şehirlere odaklanmasına göz yuman yetkililerle ilgili Bakanlığınızın bir takibi var mıdır Sayın Cumhurbaşkanının açıkça ifade ettiği gibi? Mesela bunu takibimiz yoksa Sur dâhil verdiğimiz şehitlerin bizden razı olmayacağını düşünüyoruz. Mesela peşmergenin Suriye’ye geçişinde ve bugün Suriye’de ortaya çıkan oluşumda Bakanlığınızın geriye yönelik bir takip süreci başlatması söz konusu mudur veya görüşü nedir? Oslo görüşmelerinde, Habur mahkemelerinde Bakanlığınızın görüşü nedir bunlarla ilgili? Çünkü bugün terör bunlarla beraber artırılmış bir yapı hâlindedir, hatta Diyarbakır nevruzunda bugün teröre kol kanat gerenlerin önemli bir kısmının devlet yetkilileri tarafından âdeta kutlandığını görmüş bulunuyoruz.
Şimdi, biz Millî Savunma Bakanlığımızın ve Millî İstihbarat Teşkilatımızın bütçelerini onayladık. Arzu ederiz tabii Jandarma Genel Komutanlığının ve Emniyet Genel Müdürlüğünün de bütçelerini onaylamayı yani terörle ilgili ve mücadeleyle ilgili, güvenlikle ilgili bütün eylemleri ve bütün atılımları destekleme kanaatindeyiz ancak şunu da belirtmek istiyoruz: Güvenlik için özgürlükten vazgeçilmesi bir gün ikisinin de kaybedilmesine neden olur, dünyada bunun bütün göstergeleri böyledir. Eğer güvenliğimiz için özgürlüğümüzden vazgeçmeye başlarsak bir gün her ikisini de kaybedeceğimiz açıktır, dünya örnekleri bunlarla doludur.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki söylemlerinize paralel bir şeyi vurgulamak istiyorum: Biz de Muş’a gittik. Muş’ta şeker fabrikası özelleştirilmiş ve gerçekten hem şeker pancarı üreticileri hem de şeker fabrikası paralelinde nakliyeciler, çiftçiler ve çalışanlar ciddi güç durumda. Mesela siz 2.500 kişiye iş açıldığını söylediniz özel sektör dışında, çok güzel, bunları da teşvik etmek lazım, bu gayretinizi de alkışlıyoruz ama TİGEM arazisi özelleştirilmiş, 64 bin dönüm Muş’ta, 1.700 kişi istihdam edilecek diye; 43 kişi çalışıyor. Yani esasında bu bölgenin bütün sorumluluğunu toplam siyaset olarak üstlenmeliyiz çünkü bölge AK PARTİ’yle HDP arasına sıkışmış, bölgede böyle bir kitle söz konusu. Bu sıkışmışlığı açmak için gerçekten bütün partilere, İYİ PARTİ’ye de, Cumhuriyet Halk Partisine de, Milliyetçi Hareket Partisine de önemli görevler düşmektedir ve toplam siyaset bu sıkışıklığı gidermek zorundadır. Giderirsek devletin bu konuda mücadelesini ve milletimizin de, toplam 82 milyonun da daha müreffeh bir Türkiye’de ve daha mutlu bir Türkiye’de yaşamasına katkı sağlarız diye düşünüyoruz.
Ayrıca bütçe konusunda da yüzde 16’lık bir artışla tevazu göstermiş olduğunuzu söylemem gerekiyor çünkü diğer bütçelere baktık biz, mesela yüzde 35-yüzde 40 gibi bir artış var, İçişleri Bakanlığının bütçesinde yüzde 16’lık, enflasyonu da düşünürsek eksi bir öngörü söz konusu. Bu çerçevede, sizin de aday olduğunuz AK PARTİ’nin taahhüdü olan Emniyet mensuplarına 3600 gösterge için önerge vereceğiz. Bakan olarak sizin de bunu desteklemenizi talep ediyoruz bugün çünkü bu Komisyonda değişme imkânı var. Emniyet güçlerimize en azından böyle bir destek yapalım diye düşünüyoruz.
Saygılar sunarım, teşekkür ederim.

—————

Tutanak Metni:

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) – Sayın Bakan, Ahıska Türklerinin vatandaşlıklarıyla ilgili çok yavaş bir süreç olduğu söyleniyor. Toplam sayıları şu an için 50 bin. Halkın bize söylediğini size aktarıyoruz.
İkincisi, Türkmenlerin ilaç tedavileriyle ilgili bir sıkıntının olduğu söyleniyor.
Bir başka konu var, Emniyet ile Jandarma arasındaki -bunlar eş değer- maaş farklarının giderilmesi konusunda bir şey düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.