" title="Prof. Dr. İsmail TATLIOĞLU">

Hoşgeldiniz

TWITTER FACEBOOK

FACEBOOKTA BİZ

15.04.2020 Tarihli Basın Toplantısı

Ana Sayfa » MECLİS ÇALIŞMALARI » Basın Toplantıları » 15.04.2020 Tarihli Basın Toplantısı

İYİ Parti Bursa Milletvekili Prof. Dr. İsmail Tatlıoğlu TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Plan Bütçe Komisyonunda görüşülen ve bugün Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilmesi beklenen Torba yasa ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye’nin Üretim Gücünü Ayakta Tutmalıyız

Tatlıoğlu, “Son iki yılı derinleşen bir kriz ortamında geçiren Türk Ekonomisi’nde alınması gereken önlemlerin boyutuna işaret ederek, Türk Ekonomisi IMF’nin tabiriyle, 29 Buhranından bu yana en sert düşüşe, modern tarihin en sert düşüşüne, kriz koşullarında yakalanmıştır.”dedi.

“Bu süreci en az hasarla atlatmamızı sağlayacak, Türkiye’nin üretim gücünü ayakta tutacak radikal önlemlere ihtiyaç olduğu ortadadır” diye devam eden Tatlıoğlu

“Biz bu kapsamda, sürecin başından bu yana hükümet tavrının üzerine çıkılarak, bir devlet refleksinin ortaya konması gerektiğini dile getirdik. Siyasetin tüm gücünü kullanmak gerektiğini, partizanca yaklaşımların sorunlarımızı çözemeyeceğini ortaya koymaya çalıştık.” Dedi.

2/2812 sayılı torba yasa Plan Bütçe Komisyonu’ndan geçti.

14 maddelik teklif, bölüm bölüm bizim de desteklediğimiz düzenlemeler içermekle birlikte, yine yetersiz kalmaktadır.

 BU TEDBİRLERDE YETERSİZ KALACAK

Çok kısa bir zamanda bu tedbirlerinde eksik kalacağını fark edeceğiz.

Yeni düzenlemeleri konuşuyor olacağız diye devam eden Tatlıoğlu,

2/28121 sayılı kanununu, salgına karşı alınan önlemler kapsamında 2 madde düzenlemesi ve farklı kanunlarda yapılan değişikliklerden oluştuğunu ifade etti.

“Genel olarak pakette bulunan tedbirleri olumlu bulmaktayız ama yetersiz ve eksik de bulmaktayız.” diye konuştu.

10 milyon aileye fert başına beş yüzer lira yani 4 kişilik bir aileye 2 bin liranın en azından Nisan ve Mayıs ayları için ödenmesi gerektiğini belirten Tatlıoğlu Teklifte, çalışanlarla ilgili yer alan düzenlemeleri de anımsatan Tatlıoğlu, ücretsiz izinlerde 1177 liralık bir ödemenin öngörüldüğünü ve bu ödemede bile damga vergisinin söz konusu olduğunu belirterek, “Bu küçük damga vergisini bile arkadaşlar ihmal etmemişlerdir. Günlük 40 liranın altında bir ödenek nasıl bir aile için yeterli olur çok ciddi düşünmek lazım. Bunun en azından kısa çalışma ödeneği olan asgari ücret üzerinden ödenen miktar olan 1752 liraya çıkartılması gerektiğine inanıyoruz.” dedi.

 

Muafiyet ve istisnalar tanımlanarak şirket satın almaları getirilmektedir.  Türkiye Varlık Fonu üzerinden borç hisse takasını önerimizi yineliyoruz. İşletmeler kısa vadeli borçları nedeniyle üretimlerini durdurma, iflas etme veya elden çıkarma durumuyla karşı karşıya gelmesin diye Varlık Fonu’nun bu tarz işletmelerin belli miktarda hisselerini alarak sermaye aktarmasını öneriyoruz. Almanya ve bir çok ülkede de model budur işletmelerin sahipliği, yönetimi, mülkiyeti değişmez. Şirketleri kurtarma yöntemi bu olmalıdır. Teklifte Türkiye Varlık Fonu’na ilişkin yer alan düzenlemeleri hatırlatan Tatlıoğlu, “Teklifte olan madde, şirketin çoğunluk hissesini alarak, mülkiyetini devralma şeklindedir. Bu bize şirket kurtarmaktan ziyade şahıs kurtarmayı çağrıştırmaktadır. Son derece yanlış ve istismara açık bir yöntemdir. İşletmelerimiz ayakta tutmamız gerekir diyen Tatlıoğlu Korona’dan bağımsız olarak  zor durumda olan bazı işletmelerin yüklerini alarak devlete aktarmak doğru bir politika olmayacaktır.” dedi

 

Türkiye’nin bütüncül bir program çerçevesinde milli gelirin %7’sinden az olamamak şartıyla yaklaşık 400 milyar liralık bir paketi hazırlamak ve bununla hareket etmek zorundadır,  Türkiye’nin imkanları buna elverir Türkiye bunu başarmak zorundadır.” Dedi.

 

Tatlıoğlu, Türkiye’nin son zamanlarda yurt dışı kaynak arayışlarının gündemde olduğunu ve IMF, ABD, Fed ile görüşmelerin kamuoyunun gündeminde yer aldığını, Türkiye’nin asla kendi programı dışında bir program dayatmasıyla karşı karşıya gelmemesi gerektiğini söyledi.

SOKAĞIN SORUNLARINI ALGILAMAYAN BİR YÖNETİM VAR

“Saray ile sokak arasında çok ciddi bir mesafe var. Sokağın sorunlarını algılayamayan bir yönetim var. Bütün yapılanlardan bunu görüyoruz. O nedenle Sayın Erdoğan’ın bugünkü süreçte parti genel başkanından ziyade artık bir Cumhurbaşkanı sıfatıyla hareket etmesi gerekiyor. Aksi takdirde Türkiye’de bir cumhurbaşkanı açığının derinleşmesi söz konusu olur. Artık hükümet refleksinin üzerine çıkılmalı. Devlet refleksiyle hareket edilmeli. Siyasetin toplam gücü kullanılmalı ve ortak akıl yürütülmelidir. Şimdiye kadar hep eksik aklı gördük ve bunun maliyetlerini hep beraber bütün Türkiye olarak çekme durumunda kalırız. Türkiye, böyle bir fotoğrafa da layık değildir.” dedi.