" title="Prof. Dr. İsmail TATLIOĞLU">

Hoşgeldiniz

TWITTER FACEBOOK

FACEBOOKTA BİZ

11.07.2019 Tarihli Basın Toplantısı

Ana Sayfa » MECLİS ÇALIŞMALARI » Basın Toplantıları » 11.07.2019 Tarihli Basın Toplantısı

Yurtdışında Yaşayan Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlarına İkinci Sınıf Vatandaş Muamelesi Yapmayalım

2/2019 Sayılı torba kanun 8-13. Maddeleri sosyal güvenlik sistemimizdeki yurtdışı hizmet borçlanmasına ilişkin hükümlerini düzenliyor.
Yurtdışı borçlanması, 1978 yılından bu yana sosyal güvenlik sistemimizde yer alan bir uygulamadır. O dönem, özellikle Almanya’ da yaşayan işçilerimizin dövizlerini Türkiye’ ye getirmek amacıyla yasalaştı ve 5510 sayılı kanun kadar yurtdışı hizmet borçlanması günlük 1 dolar üzerinden gerçekleşiyordu ( bir ara 3,5 dolar olarak uygulandı). Ancak, 2008 yılında yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunla bu borçlanmada da dövizden vazgeçilerek % 32 oranı uygulanmaya başlandı. Böylece, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız, borçlanma hususunda Türkiye’ de yaşayan vatandaşlarımız ile eşitlenmiş oldu.
Komisyonda görüşülen teklif ile halihazırda %32 olan yurtdışı borçlanma prim oranının %45’ çıkarılması ve yapılacak borçlanmaların bundan böyle 5510 sayılı kanunun 4. Maddesinin (b) bendi kapsamında (Bağ-Kur) değerlendirilmesi kabul edilmiştir.
Bugün %32 olan prim oranının % 12’si Genel Sağlık Sigortası, % 20’si malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları içindir ve hukuki ve kanuni bir temele dayanmaktadır. Buna karşın, teklif ile öngörülen %45’ lik oranın neyi ifade ettiğini anlamak mümkün değildir. Bu, tamamen afaki bir orandır. Aradaki %13’ lük fark yurtdışında olmanın vergisi midir?
Bu değişiklik çok açık bir şekilde yurtdışında yaşayan vatandaşlarımıza üvey evlat muamelesi yapılacağı anlamına gelmektedir. Hiçbir Türkiye Cumhuriyet vatandaşı kendisini ikinci sınıf hissetmemelidir.
Sosyal sigortalarda karşılık ilkesi vardır. Kamunun hangi primi neyin karşılığında aldığını açıkça belirtmesi gerekir. Kurum fayda-maliyet dengesini gözetmek için ortaya atılan %45’ lik oran, en başta kanunda düzenlenen %32’ lik oranı anlamsız kılmaktadır.
Sosyal güvenlik açıkları Türk Mali Sistemi için uzun yıllardır çözülememiş bir problemdir ve SGK’ ya yapılan bütçe transferleri 2018 itibariyle 150 Milyar TL’ yi aşmış durumdadır.
Suriyelilerin ülkemize maliyeti 37 milyar dolar iken kendi vatandaşlarımız için küçük hesapların içerisinde olmamız doğru değildir.
Ekonomiyi yönetememenin, döviz kurundaki artışın faturası yurtdışında yaşayan vatandaşlarımıza yüklenmemelidir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ nin gurbetçi vatandaşlarımıza bundan 13 yıl önce taahhüt ettiği bir hakkı, bu kadar kolay ve afaki bir şekilde geri alması, en başta devlet ciddiyeti ile bağdaşmamaktadır.