" title="Prof. Dr. İsmail TATLIOĞLU">

Hoşgeldiniz

TWITTER FACEBOOK

FACEBOOKTA BİZ

05.03.2020 Tarihli Basın Toplantısı

Ana Sayfa » MECLİS ÇALIŞMALARI » Basın Toplantıları » 05.03.2020 Tarihli Basın Toplantısı

İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Bursa Milletvekili Prof. Dr. İsmail Tatlıoğlu Meclis’te düzenlediği basın toplantısında 2019 yılı büyüme rakamlarını değerlendirdi ve 2020 yılı için beklentilerini açıkladı.

 

Büyüme Cılız ve Kalitesiz

2019 yılı büyüme oranının %0,9 olarak gerçekleştiğini bu oranın 2009 yılından bu yana en düşük büyüme oranı olarak kaydedildiğini belirten Tatlıoğlu,  bu cılız büyümenin Türkiye’yi bir yere taşımayacağını söyledi. Son çeyrekte büyümeye verimsiz kamu harcamaları ve kredi kaynaklı özel tüketim harcamalarının destek olduğunu dile getiren Tatlıoğlu, bu durum “Kalitesiz Büyüme olarak ifade ettiğimiz sürecin devam ettiğinin bir göstergesi” dedi.

 

Türk Ekonomisi Negatif Ayrışmaya Devam Ediyor

2013’ten bu yana yapısal krizin derinleştiği Türk Ekonomisi’nin, dolar bazında küçülmeye devam ettiğini söyleyen Tatlıoğlu,  “Milli Gelir %0,9’luk büyümeye rağmen dolar bazında %4,5 küçüldü. Son 6 yılda milli gelirimizdeki küçülme ise %21 oldu.” dedi. 2013 yılında 12500 dolara kadar yükselen kişi başı milli gelirin gelinen noktada 10 bin doların altında kalıcı hale gelmiş göründüğünü, söyledi.

Türk Ekonomisi’nin, dünyadan ve gelişmekte olan ülkelerden negatif ayrışmaya devam ettiğini belirten Tatlıoğlu, “Dünya Ekonomisi’nden aldığımız pay da düşüyor. 2017 yılında Türk Ekonomisi’nden aldığımız pay %1,06 iken bugün %0,86’ ya düşmüştür” dedi.

 

Türk Ekonomisi’nin Yapısal Hastalığı Devam Ediyor:

“Büyürken Cari Açık, Daralırken Bütçe Açığı”

“2019 yılının tamamına baktığımızda, büyümeyi destekleyen en önemli iki kalem “hükümet harcamaları” (+%4.5’lik artış) ve “net ihracat” (+%6.4’lük artış) oluşturmaktadır. Buna karşın, yılın son çeyreğinde, yani büyüme performansının en iyi olduğu dönemde, bu iki kalemin de kuruduğu, herhangi bir etkisinin kalmadığı, hatta net ihracatın -%6’lık daralma ile ciddi olumsuz etki yarattığı görülmektedir.” diye konuşan Tatlıoğlu,

Yılın ilk yarısında büyümeyi en çok destekleyen kalem olan net ihracatın tamamen ortadan kalkarak, yılın son çeyreğinde -%6 civarında bir daralma göstermesinin, Türk Ekonomisi’nin kronik hastalığı olan “dış açık vererek büyüme” sendromuna geri dönmüş olduğu tezini desteklemektedir.” Dedi.

 

Düşen Faizlere Rağmen;

Yatırım İştahı Bitmiş, Tüketim Arzusu ise Yeterli Değil

Tatlıoğlu, 2019 yılında toplam yatırımların %12,8 küçüldüğünü belirterek, “İnşaat yatırımlarındaki daralmanın toplam yatırımlarda önemli bir yer tuttuğunu ve inşaat yatırımlarında kısa vadede bir artış beklenmediği düşünülürse, “toplam yatırımlardaki” daralmanın “yapışkan” bir hale geldiğini, yani “toplam yatırımlardaki daralmanın” önümüzdeki dönemlerde de devam etme ihtimalinin yüksek olduğunu”   söyledi.

 

Korona, Küresel Büyümeyi Tehdit Ediyor

Tatlıoğlu, “2019’un 1. ve 2. çeyreklerinde yaşanmış olan daralmaların yaratacağı baz etkisiyle ve 2019 yılının ikinci yarısından itibaren hem yerel hem de uluslararası piyasalarda başlayan likidite bolluğu ve bu hafta içerisinde FED’in faiz indirim kararı dolayısıyla ucuz finansman, 2020 yılının ilk yarısındaki büyüme rakamlarını olumlu etkileyecektir. Diğer tarafta ise, Korona salgının yarattığı belirsizlikler bulunuyor. OECD, salgın nedeniyle 2020’ye ilişkin büyüme tahmini %2,9’dan %2,4’ e düşürdü. “ dedi.

 

Korona’dan Pozitif Etkilenen Tek Ülke Türkiye Olabilir

Sözlerine, “her ne kadar salgının ulaştığı boyut korkutucu olsa da, yaşananlara yalnızca ekonomi penceresinden baktığımızda, Türk Ekonomisi için fırsatlar barındırdığını da söylemeliyiz” diyerek devam eden Tatlıoğlu, “Yapılan analizler Çin’deki salgından pozitif etkilenebilecek tek ekonominin Türk Ekonomisi olduğunu ortaya koyuyor” dedi.

 

2020 İçin Belirlenmiş Olan %5’lik Büyüme Hedefine Ulaşılması Çok Zor

2019 yılı büyümesini önemli ölçüde destekleyen ama yılın son çeyreğinde etkisini kaybeden hükümet harcamalarının ve ihracatın artışının 2020 yılında da tekrar büyümeyi destekleyici şekilde devreye girmesinin oldukça zor göründüğünü söyleyen Tatlıoğlu, “ek hükümet harcamaları ek borçlanma ve ek vergi ihtiyacı doğacağını, %2.9’a ulaşmış olan bütçe açığının daha da artacağını, TCMB’nin çabalarına rağmen düşmüş olan faizlerin yükselmesine ve enflasyon dahil birçok ekonomik dengenin bozulmasına neden olacaktır.” Dedi. Tatlıoğlu, “Bu sebeplerden dolayı, her ne kadar 2020 yılının büyümesi 2019 yılından yüksek olacaksa da, 2020 yılı için toplam büyüme rakamının %4’ü seviyesini bile yakalaması zor görünmekte olup, %5 hedefine ulaşılmasının mümkün görünmediğini” belitti.

 

Her alanı kuşatan “Yapısal Tıkanma” söz konusudur

Tatlıoğlu, “Türk Ekonomisi’nin içinde bulunduğu durumun, yalnızca teknik ekonomik kavramlarla tahlil edilemeyeceğini, Türkiye’nin, yalnızca ekonomik değil, toplumun her alanını kuşatan bir yapısal tıkanma içerisinde” olduğunu söyledi.

Türkiye’nin içinde bulunduğu durumdan yalnızca birtakım ekonomik tedbirlerle çıkışın söz konusu olamadığını belirten Tatlıoğlu, sürecin, 2010 referandumu ile olağanüstü hale yönelik siyasal yapının süreklilik kazanması üzerinden okunması gerektiğini ve Türkiye’nin yeniden büyüme patikasına dönüşünün, ülkedeki siyasal iklimin değişmesi ile mümkün olabileceğini belirtti.

Bir gazetecinin 4 Mart Çarşamba günü TBMM Genel Kurulunda yaşanan olaylarla ilgili sorusu üzerine, hangi partide ve hangi seviyede olursa olsun siyaset dilinde nezaket terkedilmemeli AK Parti Genel Başkanı ve bu dili kullanan her kim olursa olsun konuşmaları yayınlanırken çocukların ve gençlerin izlememesi gereken yayın işaretlerinin kullanılmasının uygun olacağını belirtti.  Parlamentonun beyin gücü kullanılması gereken bir yer olduğunu söyleyen Tatlıoğlu, milletimizin bizden çözüm üretmemizi beklediği bir süreçte, gündemimizde şehitlerimiz varken bu yaşananların ve ortaya çıkan tablonun  içinde bulunduğumuz ortamla uygun düşmediğini belirtti.

Tatlıoğlu, nezaket dilinin hakim olması gerektiğini, bu konuda özellikle AK Parti Genel Başkanı Sn. Erdoğan’a,  liderlere ve parlamentoya büyük görev düştüğünü belirtti.  “Bunu biz uygulamazsak, yarın toplumda olabilecek sıkıntılara kim rehberlik edebilir” dedi. Toplumsal birliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bir süreçte genel başkanlar seviyesinde kendi seçmen tabanını konsolide etmek için bile olsa doğru bir yöntem olmadığını söyleyen Tatlıoğlu,” bugün bizim birliğe, beraberliğe, sinirlerimize hakim olmaya, öfkemizi bastırmaya  ihtiyacımız var, milletin içinde bulunduğu durumu teskin eden liderlere ve ortama ihtiyacımız var.”dedi.